Uyumsuz serisinin ikinci kitabının adı Kuralsız. Serinin bu kitabında dostluk topluluğu ile ilgili bir çok şey öğreniyoruz. Kitabı çok hızlı bir şekilde okudum. Sanırım 24 saat içinde bitirdim. Sürükleyiciliğinin en büyük sebeplerinden birisi de meraktı benim için sanırım. Zira ikinci film çıkmadan önce ikinci ve üçüncü kitabı bitirmem gerektiğini düşünüyordum. İkinci filmde üçüncü kitapla ilgili herhangi bir spoiler yemeyi göze alamadım açıkçası.
Kitapları nasıl sipariş ettiğimin hikayesini Uyumsuz kitabı ile ilgili yazımda zaten paylaşmıştım. Bu kitabı okurken anlatılabilecek herhengi bir olay da yaşamadım işin aslı. Yaşadığım en ilginç olay otobüste işe giderken okumaya çalışırken midemin bulanması oldu ki sanırım bunu da dinlemek isteyen yoktur.
Gel gelelim kitabın içeriğine. Tris bu kitapta fedakarlık olayını biraz abartıyor ama zaten sonrasında naaptım lan ben hissine bürünüyor. Fedakarlığın çok da kolay olmadığını anlıyoruz burada. Aslında en büyük cesaretin fedakarlık olduğunu ve fedakarların en büyük cesurlar olduğunu bu kitapta rahatlıkla anlayabiliriz. Asıl cesaret kendini feda edebilmektir. Ancak cesaret ile aptallık aradında da ince bir çizgi vardır. Tris bu çizginin nerede olduğunu pek de iyi biliyor gibi durmuyor bu kitapta. Çok fazla başına buyruk kararlar alıyor ve çevresindekileri oldukça zor durumda bırakıyor.
Uyumsuz olmanın ne demek olduğunu da bu kitapla beraber biraz daha anlıyoruz. Uyumsuz olmanın aslında istenmeyen bir durum olmadığını, tam tersine dış dünyayı kurtaracak olanın uyumsuzlar olduğunu içerden bir video kaydı kitabın sonunda bütün şehir tarafından izleniyor. Marcus ve Jeanine'in bir türlü anlaşıp da ortaya çıkarmadığı, ilk kitabın sonundan, ikinci kitabın sonuna kadar sakladığı sır da meğer bu video kaydıymış. Kayda göre şehrin var olma sebebi bile nesiller içinde daha fazla Uyumsuz ortaya çıkmasını sağlamak. Tris'in baba tarafından büyük büyük büyük annesinin kaydı çeken kişi olması Tris'in de iyice kafasını katıştırıyor.
Bu kitapta daha fazla uyumsuz ortaya çıkıyor. Bunun sadece Tris'e ve Tobias'a özel bir durum olmadığını da öğreniyoruz böylece. Kitap genel olarak Tris'in bilgelik merkezine gitmesi ile bir hareket kazanıyor. Öncesinde dürüstlükteki itirafları, Tobias'ın ve Tris'in dürüstlük serumu ile olan imtihanı gibi bölümler ilk kitabın bitiş şeklini düşündüğümüzde biraz hayal kırıklığına uğratmadı desem yalan olur. Durağan giden bölümler fazla. Tris bilgelik merkezine teslim olana kadar kitapta dostluktan kaçış ve Eric'in dürüstlük merkezini basması dışında ilginç bir şey yok. Bilgelik merkezi her işini serumlarla hallediyor ki bu da artık kabak tadı vermeye başladı.
Kitapları nasıl sipariş ettiğimin hikayesini Uyumsuz kitabı ile ilgili yazımda zaten paylaşmıştım. Bu kitabı okurken anlatılabilecek herhengi bir olay da yaşamadım işin aslı. Yaşadığım en ilginç olay otobüste işe giderken okumaya çalışırken midemin bulanması oldu ki sanırım bunu da dinlemek isteyen yoktur.
Gel gelelim kitabın içeriğine. Tris bu kitapta fedakarlık olayını biraz abartıyor ama zaten sonrasında naaptım lan ben hissine bürünüyor. Fedakarlığın çok da kolay olmadığını anlıyoruz burada. Aslında en büyük cesaretin fedakarlık olduğunu ve fedakarların en büyük cesurlar olduğunu bu kitapta rahatlıkla anlayabiliriz. Asıl cesaret kendini feda edebilmektir. Ancak cesaret ile aptallık aradında da ince bir çizgi vardır. Tris bu çizginin nerede olduğunu pek de iyi biliyor gibi durmuyor bu kitapta. Çok fazla başına buyruk kararlar alıyor ve çevresindekileri oldukça zor durumda bırakıyor.
Bu kitapta daha fazla uyumsuz ortaya çıkıyor. Bunun sadece Tris'e ve Tobias'a özel bir durum olmadığını da öğreniyoruz böylece. Kitap genel olarak Tris'in bilgelik merkezine gitmesi ile bir hareket kazanıyor. Öncesinde dürüstlükteki itirafları, Tobias'ın ve Tris'in dürüstlük serumu ile olan imtihanı gibi bölümler ilk kitabın bitiş şeklini düşündüğümüzde biraz hayal kırıklığına uğratmadı desem yalan olur. Durağan giden bölümler fazla. Tris bilgelik merkezine teslim olana kadar kitapta dostluktan kaçış ve Eric'in dürüstlük merkezini basması dışında ilginç bir şey yok. Bilgelik merkezi her işini serumlarla hallediyor ki bu da artık kabak tadı vermeye başladı.
Bu kitapta beni en çok şaşırtan karakterlerden birisi de Peter oldu. Borçlu kalmaktan gerçekten nefret ediyor sanırım.
Daha hareketli bir kitap bekliyordum açıkçası. Her şey fazlasıyla durağan bu kitapta. İkiye bölünöe var ancak aralarında sanki hiçbir şey yokmuş gibi ayrı ayrı yaşayıp gidecekler neredeyse. Bu kitabın en kilit noktalarından birisi de Caleb'in ihaneti. Bilgeliğe kendini biraz fazla adamış. Kardeşinin idamına bile göz yumuyor. Ancak saçma bulduğum bir konuyu da paylaşmadan edemeyeceğim. Bu kitapta Caleb sanki Jeanine'in sağ kolu olmuş gibi bir durum söz konusu. O kadar bilgelik mensubu içinden acaba bula bula 17 yaşındaki bir çocuğu mu bulup sağ kolu yaptı Jeanine. Bu kısmı bana biraz saçma geldi açıkçası. Sağ kolunu Marcus yapsa hem daha çok şaşırırdım, hem de daha mantıklı bulurdum.
İkinci kitap biraz daha üçüncü kitaba hazırlık olmuş gibi. Tek başına çok beğendiğimi söyleyemeyeceğim. Ancak üçüncü kitaptan önce uyumsuzların serumlara nasıl karşı koyduğunu, uyumsuz olmanın ne anlama geldiğini biraz daha anlamamız açısından gerekli olduğunu söyleyebilirim.
Kitapların kapak tasarımlarından en çok Kuralsız'ın kapağını beğendim. Kitabı kapağına bakarak yargılama diye boşuna dememişler işte. Yine Roth'un güzel bir konu yakaladığını ve ikinci kitapta da bunu güzel geliştirdiğini düşünüyorum.
İyi okumalar...
Daha hareketli bir kitap bekliyordum açıkçası. Her şey fazlasıyla durağan bu kitapta. İkiye bölünöe var ancak aralarında sanki hiçbir şey yokmuş gibi ayrı ayrı yaşayıp gidecekler neredeyse. Bu kitabın en kilit noktalarından birisi de Caleb'in ihaneti. Bilgeliğe kendini biraz fazla adamış. Kardeşinin idamına bile göz yumuyor. Ancak saçma bulduğum bir konuyu da paylaşmadan edemeyeceğim. Bu kitapta Caleb sanki Jeanine'in sağ kolu olmuş gibi bir durum söz konusu. O kadar bilgelik mensubu içinden acaba bula bula 17 yaşındaki bir çocuğu mu bulup sağ kolu yaptı Jeanine. Bu kısmı bana biraz saçma geldi açıkçası. Sağ kolunu Marcus yapsa hem daha çok şaşırırdım, hem de daha mantıklı bulurdum.
İkinci kitap biraz daha üçüncü kitaba hazırlık olmuş gibi. Tek başına çok beğendiğimi söyleyemeyeceğim. Ancak üçüncü kitaptan önce uyumsuzların serumlara nasıl karşı koyduğunu, uyumsuz olmanın ne anlama geldiğini biraz daha anlamamız açısından gerekli olduğunu söyleyebilirim.
Kitapların kapak tasarımlarından en çok Kuralsız'ın kapağını beğendim. Kitabı kapağına bakarak yargılama diye boşuna dememişler işte. Yine Roth'un güzel bir konu yakaladığını ve ikinci kitapta da bunu güzel geliştirdiğini düşünüyorum.
İyi okumalar...